keyif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
keyif etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Misafir Dediğin Böyle Olur

     Temmuzun son gününe selam çakar, ağustos ayına da kucak açan ben herkese mutlu geceler dilerim :)
     Bugün biz yine misafir ağırladık. Diyeceksiniz ki, dünden sonra nasıl cesaret ettin misafire? Valla bugün ki misafirlerim dertsiz insanlar olduklarında hiç zorlanmadım. Annemlerle iş bölümü yaptık; temizlik bana ait, yemeklerde annemlere. Aslında yine zor olan kısım bana kaldı. Çünkü dün ki misafirin arkasını toplamak oldukça zordu. Annem "bütün evin temizlenmesi lazım" dedi ve iş başa düştü. Gerçi annem de haklıydı. Dün ki veletler halılara yiyecekleri yapıştırdıklarından halılar dahil bütün evi elceğizlerimle sildim, süpürdüm. Salonda ki koltuk takımlarının oymalarına kadar ince ince toz aldım. Bir de bugün iftara benim kankalarım davetli olduğundan ev işi yaparken bile gayet mutluydum. Tüm temizliği yaptıktan sonra, evi tertemiz gören annem çok mutlu oldu ve bana "Zeynep, sen hep çağır kızım arkadaşlarını" dedi. Çünkü biliyor ki arkadaşlarım gelince ben temizliğe çok titizleniyorum :)
     Temizliği bitirdik, annem de sağ olsun yemekleri ayarladı. Ablam salataları falan. Babam bile çiğ köfte yoğurdu. Herkes benim misafirlerim için çalıştı. Ortaya nihayet müthiş bir masa çıktı. Aslında masanın fotoğrafını çekeyim dedim ama yemek öncesi açlıktan aklıma gelmedi. Yemek bitince "Aaaa.. dedim ben masanın fotoğrafını çekecektim" Allah'tan iftariyeliklerden oluşan tabağın fotoğrafını önceden çekmiştim :)



     Yemeklerde hazırlandı. Dolabımın önüne geçip "ne giysem acaba?" faslını da atlattıktan sonra şükür hazırlanmayı başardım. Ve benim tatlı mı tatlı, hanım hanımcık arkadaşlarım geldi... İftara kadar önce biraz sohbet ettik, sonra yemeğe oturduk. Güldük, eğlendik. Vakit su gibi akıp geçti, hiç anlayamadık. Doyamadım ben yine arkadaşlarıma. Artık bir daha ki buluşmaya...
     Misafirler gitti, şöyle bir eve baktım. Ev tertemizdi. Ortalıkta toplanacak bir şey yoktu, çünkü benim arkadaşlarım bana o kadar çok yardım etmişlerdi ki, sofrayı toplarken. Bende dünden sonra garip bir psikoloji oluşmuş olacak ki gözlerim dağınık bir yerler arıyor. Gözlerim sanki hiç kullanılmamış gibi temiz görünce salonu çok mutlu oldu. İşte dedim içimden, misafir dediğin böyle olur. Ev sahibine yük olmayan insana misafir denir. Anneme de dedim ki en son "Anne, bu salon hiç temizlik yapmadan bir grup misafir daha kaldırır, haberin olsun"... :))
     Haydi bakalım bu gecelikte bu kadar, görüşmek üzere...

26 Temmuz 2013 Cuma

Mağdur Ben

     Hayat ağacından bir yaprak daha düşerken herkeslere iyi geceler dileyerek başlamak istiyorum yazıma (çok mu edebi oldu ne? :))
     Bugün evdeydim, gittiğim tek yer marketi saymazsak :) Hoş zaten bu sıra orucu uykuya tutturduğumdan ötürü uyandığımda pek dışarıya çıkıp gezmeye ayrılacak bir vakit kalmıyor maalesef. Mesela dün gece daha doğrusu sabah 06.00 sularında yattığımdan bugün öğlen saat 16.00 a geliyordu ben yataktan kalkarken. Aslında bu kötü bir alışkanlık. Kendimce karar almıştım, bu sene "geç yatıp geç kalkmak yok" diye ama benim karar yalan oldu galiba. Gerçi gece vakti takılmak da ayrı bir zevkli şimdi. Ev sessiz; kimsecikler işine gücüne karışmazken pek bir rahat oluyor şimdi :) 
     Üzerinize afiyet, bu havada hasta olmayı başarmış bulunmaktayım. Nasıl becerdim bilmiyorum ama grip oldum galiba. Sanırsam millete çok hava atmaktan geldi bu başıma, "bana klima çarpmaz" diye diye nazar mı ettim kendime nedir? Klima bana çok pis bodoslama girdi. Kendimi "sümüklü prenses" gibi hissediyorum. O nedenle kelimeler pek dökülmüyor ağzımdan. Beni bu günlük böyle idare ediverin. Başka bir zaman telafi ederim inşallah... Görüşürüzzz....

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Film Keyfi

       Merabayııınn (Bir dizi karakteri vardı, o böyle söylerdi :))
       Ramazanın ilk yarısı bitti bugün. Teravihte okunan Merhaba Ya Şehrr-i Ramazan yerini Elveda Ya Şehr-i Ramazana bıraktı. İçim buruktu biraz, henüz hasretine doyamadan Ramazanın yarısı bitti bile..
    Bugün evimizde annemin mutfağında iftara davetliydik; Valideciğim sağ olsun, sevdiğim yemeklerden yapmış. Aslında babam dışarıda yemeği teklif etti ama ben annemin yemeklerine kıyamadığımdan "bugün evde yiyelim" dedim. Her ne kadar dışarıda yemeği sevsem de sevdiğim ev yemeklerinin yerini hiç bir şey tutmaz...
      Yemeğimizi yedikten sonra da herkes odasına çekildi... Gece saat 00.00 sularında ise canım çok çekti ve kalktım kendime mısır patlattım, en güzelinden. Patlamış mısır makinasının üzerinde her ne kadar da "DO NOT USE OİL" (yağ kullanmayın) yazıyorsa da her zaman ki gibi yağlayıp, tuzladım :) Sonra yanına bir de gazoz açtım. O ilk kapağı açarken ki "cıksss" sesi ve yüzüme karbondioksit gazının çıkışıyla (hani kimyageriz ya illa ki artistlik yapacağız :)) birlikte sıçrayan damlacıklar. Çok hoş esintiler bunlar... Mısır tamam, gazoz da tamam; o halde gelsin benim filmim; "3 İdiots." (Üç Aptal) Bu filme bayılıyorum, daha önce bir kaç defa izledim aslında ama çok beğendiğim sahnelerini ara ara açıp izliyorum. Tabii bu arada herkese de tavsiye ediyorum. Bir Hint filmi, Aamir Khan oynuyor baş rolde. İzlemeyen; hemen yarın izlesin bence. Çünkü bu filmi kaçırmak olmaz....


         Filmimi izledikten hemen sonra sen geldin aklıma sevgili blog. Ve işte gördüğün gibi burada, seninle birlikteyim :)
         Bu gecelikte benden bu kadar... Bir yazının daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Görüşmek Üzere....