Selam :)
Akşam üzeriydi, kapı çalındı. Gittim kapıya doğru, kapının dürbününden baktım. Karşımda 10 yaşlarında küçük bir kız çocuğu belirdi. Beynim "tanıdık bu çocuk, açabilirsin kapıyı" diye komut verdi. Kapıyı açtım ve gülümsemeye başladım. "Zeynep Abla bunu annem size gönderdi" dedi cılız ve çekingen bir sesle küçük kız. Tabağa baktım, gözlerim kamaştı ama kendimi daha fazla kaybetmeden toparladım ve teşekkür ettim, "içeri gelmez misin?" diye de sordum tüm misafirperverliğimle. "Annem bekliyor, teşekkür ederim" diye cevap verdi bizim kibar komşu kızı, sonra da "Hoşça kalın" dedi ve asansöre binip gitti... Yukarıda gördüğünüz resim ikindi sularında bizim için komşumuzun getirdiği o tabak işte. Kaseyi aldığım gibi odama kaçırdım. Annemlere henüz göstermedim. "Bu benim kısmetimmiş. Eğer başka bir tabak daha gelirse o da sizin olur demeyi düşünüyorum." Aslında hep paylaşımcı bir insan oldum ama işte açken ben, ben değilim. :) Şaka bir tarafa, ne güzeldir komşuluk ilişkileri. Kaç tane var ki böyle tatlı komşu? Küçük hediyelerle mutlu olabilmek, birilerini sevindirebilmek hayatta ki en değerli varlıklarımızdan biri olduğunu düşünüyorum. Hem atalarımız ne demiş "Ev alma komşu al" demiş. Daha bu sözün üstüne de ne denir ki zaten? Ben kaçayım ufaktan ufaktan. Beni bekleyen bir kase dolusu kurabiye ve türevleri varken, onları yemek için vakit kaybetmeyeyim :))
Yine ve yeniden görüşmek üzere...